31 Mayıs 2011 Salı

struma

lezzetli kitaplar tayfasinin kafası Serenad daki Stuma gemisine takıldı.maildeki bilgi içeren yazışmaları buraya yüklüyorum..ben arzu'nun önerisini yapalım derim. kitabın çalıntı olduğu idaa ediliyormus..
Sevgili Üniversite – Dehen Altıner'i 
bulup okusak mı lezzetçiler?
From: Esra KIŞLAL BEÇİN <esra.kislal@sinpasgyo.com.tr>
Subject: RE: struma gemisi
To: "'Zahide Kose'" <ZKose@teknosa.com>, "'Arzu ADIYAMAN'" <arzu.adiyaman@dekors.com.tr>, "'beyhan islam'" <arcbeyhan@yahoo.com>, "'Ziynet Ture'" <ziynetture@gmail.com>
Cc: yasemin.erturk@dekors.com.tr, "'Öznur KARGA'" <oznur.karga@dekors.com.tr>, zinnure@gmail.com
Date: Tuesday, May 31, 2011, 10:52 AM



Bir iddiaya göre de gemiyi Siyonistler batırmış. Siyonist: safkan Yahudi olduklarını iddia edenler-kudüs yakınlarında ki Siyon dağından esinlenerek oluşturulmuş, kutsal topraklarda dünyaya gelen Yahudileri kapsayan bir kavram. Sözde iddiaya göre Siyonistler kutsal toprakların dışındaki Yahudileri(özellikle Avrupa dan gelenleri) benimsemiyor ve Filistin’e gelmelerini istemiyorlarmış. İngiliz hükümetine geminin Filistin’e alınmaması için  baskı yapmışlar.
Yalnız bunu çürüten bazı bilgilerde mevcut, Struma dan önce binlerce Yahudi’nin aynı yolla Filistin’e geçtiği belirtiliyor. Struma da Filistin’ e ulaşması istenmeyen birtakım insanların bulunması yüzünden batırıldığı da söylentiler arasında.
Öğrendiğim bir başka konuda Habeşistanda yaşayan zenci Yahudiler, bunları Falaşa (öteki) olarak adlandırıp ikinci sınıf insan muamelesi yapıldığı yönünde görüşler var.
New York ta sadece Yahudilerin çalıştığı bir elektronik mağazası vardı. İçerideki herkes yeşil yelekli, uzun  sakallı, kafalarında beyaz örtüleri ve uzun lüle lüle favorileriyle dolaşıyor, insanda ben nereye düştüm hissi uyandırıyordu. Orada bir zenci görmüş ve şaşırmıştım, “Zenci Yahudi mi olur? Amerika işte herkes ne isterse yapıyor, burada ki Yahudiler bir zenciyi içlerine kabul etmişler” diye bir takım sığ düşünceler aklımdan geçmişti. Cahillik böyle bir şey işteJ. Etiyopya da ki zenci Yahudilerde, Filistin de ki Yahudilerin varlığını duyduklarında ama onlar beyaz nasıl Yahudi olabilirler diye şaşırmışlar.

From: Esra KIŞLAL BEÇİN [mailto:esra.kislal@sinpasgyo.com.tr]
Sent: Tuesday, May 31, 2011 10:22 AM
To: 'Zahide Kose'; 'Arzu ADIYAMAN'; 'beyhan islam'; 'Ziynet Ture'
Cc: 'yasemin.erturk@dekors.com.tr'; 'Öznur KARGA'; 'zinnure@gmail.com'
Subject: RE: struma gemisi

Konuyla ilgili iki kitap daha buldum arkadaşlar:
1.    Struma
Karanlıkta Bir Ninni –Hakan Akdoğan
2.    Struma Batılıların Kirli Yüzü-Prof Dr. Çetin Yetkin





From: Arzu ADIYAMAN <arzu.adiyaman@dekors.com.tr>
Subject: RE: struma gemisi
To: "'beyhan islam'" <arcbeyhan@yahoo.com>, "'Esra KIŞLAL BEÇİN'" <esra.kislal@sinpasgyo.com.tr>, "'Ziynet Ture'" <ziynetture@gmail.com>
Cc: yasemin.erturk@dekors.com.tr, "'Öznur KARGA'" <oznur.karga@dekors.com.tr>, zinnure@gmail.com, "'Zahide Kose'" <ZKose@teknosa.com>


‘Zülfü Livaneli’nin hikayesi ya çalıntı ya da fena halde esinlenilmiş demeye getiriyorlar.’

Bu eleştirileri okuyunca, biz de hemencecik şu kitabı okuyalım da karşılaştırmalı olsun oturumumuz derim hı?

Sevgili Üniversite – Dehen Altıner
1933 Üniversite Reformunu ve O Süreçte Gelişen Bir Aşkı Konu Alan Dönem Romanı

Bir dönem romanı...

Naziler Almanya'da iktidara gelir gelmez birçok bilim adamını üniversitelerden uzaklaştırır. Cumhuriyet'in ilanından bu yana bir eğitim reformu gerçekleştirmek isteyen Türkiye ise ülkelerinden kovulan bu bilginleri eğitim reformunun öncüleri olarak Türkiye'ye davet eder. "Sevgili Üniversite" 1933'te gerçekleştirilmek istenen bu üniversite reformunu konu alan bir dönem romanıdır. Tarih, aşk ve bilim üçgeninde anlatılan olaylar Türkiye'nin bilimle ve Batı ile arasındaki gerilimli, gelgitlerle dolu ilişkinin anatomisini gözler önüne serer.

"Sevgili Üniversite"de, Alman Hocalar, Türk öğrencileri ve bir geç modernleşme öyküsü derin bir araştırmanın sonucu olduğu daha ilk bakışta anlaşılan güçlü bir atmosferle anlatılıyor. Altıner, romanında bir yandan bilim insanının bilimle arasındaki ilişkiyi, ondan beklediği ölümsüzlük duygusunun yarattığı duygusal evreni çözümlerken, bir yandan da her yıl kapısında yüz binlerce öğrencinin sıraya girdiği Türkiye üniversitelerinin bilimsel ve siyasi bağlamdaki meşruiyetini sorguluyor. Bir başka deyişle Altıner, Türkiye'deki üniversite ve bilim anlayışımız konusundaki eleştirilerin tarihsel köklerini, yarattığı kurgusal karakterlerin rehberliğinde keşfetmemiz için ipuçları veriyor romanında.
"Öğrenciler Profesör Goldhagen'ın etrafını sarmaya başlamışlardı. Gidişinden dolayı üzüntülerini iletiyorlardı. İlk mezun ettiği doktorlardan biri oraya doğru seğirtip profesörün ceketinin eteğini yakalayıp öptü. Profesör bir taraftan ceketini kurtarmaya çalışıyor bir taraftan da "ah olamaz, bu eski âdetinizi bana yapmamanızı sizlerden rica etmiştim", diyordu."

"Böylesine bir ölümsüzlüğü, kimsenin seni hatırlamasına ihtiyaç bile duymadığın bir ölümsüzlüğü düşlemek tıpkı büyük bir aşkı yaşamış olmak gibiydi. Büyük bir aşktan sonra sıradan ilişkilerle nasıl yetinemezsen böyle bir düşten sonra da sıradan umutlarla yetinemezdin.

"Birbirlerinin terk ettikleri istasyonlara doğru yol alan iki tren gibiydiler. Farkına varmaksızın duygularla aklı birleştirmek için, ellerindeki kurdelelerle birbirlerinin trapezlerine uçan iki akrobat gibi. Ama ikisi de bilimi, akılcılığın o çok kıymetli ürününü sorgulamamıştı."


From: beyhan islam [mailto:arcbeyhan@yahoo.com]
Sent: Tuesday, May 31, 2011 3:30 AM
To: Esra KIŞLAL BEÇİN; Ziynet Ture
Cc: yasemin.erturk@dekors.com.tr; Öznur KARGA; Arzu ADIYAMAN; zinnure@gmail.com; Zahide Kose
Subject: struma gemisi
fotograflara bakinca insan buruluyor. kitaptan cok olay etkiledi beni arkadaslar.en fecisi de boyle bir olay yasandigini bir kez bile duymamis olmak.   tarihimizin tozlu sayfalarininin bir kisminin eksik oldugunu  biliyoruz .. kötü olan,  eksik sayfalar öyle güzel tamamlanmis  ki yokluklarini farketmiyoruz..   biz bu hikayeyi okumustuk daha önce dimi (1984) tarih duruma göre tekrar tekrar yazilabilir..
canim ülkemiz bir kültür mozaiğidir yillar boyu sevgi barış kardeslik icinde yaşamış milletler yumagidir  söylemi her noktasindan çatirdiyor.. ama söylenmeye devam ediliyor. iyileşmek için önce hastalığı kabul etmek diye bir söz varya, çok doğru sahiden de.. inkar ettikçe hastalık yayılıyor..
kitaptan bunu mu çikardin diyeceksiniz. kitaptan degil de olaydan korkunc seyler cikiyor.. bu cografyada yasayanlara dusen payi soyluyorum sadece... insanlik, kültür yaratan organizma bunu yapiyor demek... tüm haftasonu insanlik,sosyolojisi felsefesi falan da filan  üzerine birseyler okuyup sonra üzerine böyle birsey okuyunca boyle oluyor iste. ve saat 3:30..öfke konulu bir illüstrasyon çizmem gerekiyor. ruh halim çok musait oldu bunu çizmek için.. ama uykum geldi.. yarin  aydinlik bir gune uyanmak üzere.. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder